uzun saçlı olup kadın kuaförüne gidenler var tabii ki. duyar kasmaya çalışmıyorum ama yani erkek-kadın kuaförü mevzusunun çıkış noktası bana kalırsa dayatılan "erkek kısa saçlı olur, kadın uzun saçlı olur" durumu.

bir tık "lüks" sayılacak unisex kuaförlere gidin, içiniz rahat eder. özetle, saçınıza kim iyi davranacak ve istediğiniz modeli verecekse ona gidin bence.

bunun 'dayatma' ile bir ilgisi yok. sürekli kısa saç kesen biri ile uzun saç kesen birinin deneyimi, tarzı aynı olmayabilir. sırf kısa saçın bile binbir türlü modeli var. ama alvaro morte saçından kadınlarda da olduğu için bence hiçbir sorun olmaz. hatta çoğu berbere bu modeli göstersen kısaltıp sıçıp bırakacak muhtemelen.. o yüzden kadın kuaförü daha bile iyi olabilir.

keşke ne demek istediğimi anlasaydınız @mehmet resad :)

Büyütülecek bir şey yok bence. Kendisi oruç tuttuğu için onun da tuttuğunu düşünmüş.

b'ye her şeyi bu kadar ciddiye aldığı için öncelikle sabır dilerim.

a'nın çevresindeki herkes böyle olabilir, dolayısıyla alışkanlıktan söylemiş olabilir. b'nin de bu konuda ağlayıp sızlamaısna hiç gerek yok. teşekkürler desin, sizin de desin. her şeyin altında bir anlam aramasın.

b'yi abartılı bulmuyorum, herkesin müslüman olduğu ön kabulünden rahatsız oluyorum, buna ne var bunda diye yaklaşılması da dahil

Hahahahahaha b kafayı takacak başka bir şey bulamamış muhtemelen.

B hasta bence. Normal değil

B aşırı abartmış, burda takacak bişey yok. Takmasın kafasına B

B abartmış ki ne abartmış. A’nın derin düşünmeden ağız alışkanlığıyla dediğine eminim, yoksa sanmıyorum b’nin orucunu umursasın.

Abartılıyor bence. İyi niyetle karşılaması gerekir. Belki oruç tutmuştur diye düşünerek iyi dilekler sunma şekli olarak görülebilir. Eğer mevzu din dayatmasına evrilirse o zaman ilkin güzelce "ben oruç tutmuyorum" veya uygyn bir açıklamada bulunulabilir. Şu an rahatsız olunacak bir şey yok.

İkisi içinde sosyal çevreyle alakalı.

a kişisinin çevresi bol bol inançlı insanlardan oluşuyorsa dil alışkanlığı bazı kalıplar yer edinmiş olabilir. Zaten ramazanın çok ortalarına geldik geçiyoruz onun için merhaba merhaba gibi olabilir. Bir de türkiye'de inançlı insanların hayal dünyasında TR'de insanlar %99 müslüman ve ibadetini yapıyor gibi saçma bir fantezi olduğundan. Hiç düşünmeyip refleks ile söylemiştir. Şaşmam, ardında kötü niyet aramam.

b kişisi inançsızsa yadırgaması normal. çevresinde inançlı sayısı azsa yadırgaması çok çok normal. ama karşı tarafın istemsizce yaptığını düşünmesinde fayda var. rahatsızlık telefonu alıp ne dedin sen bana demek seviyesine varmadıkça normal bence. sonuçta siz paskalya dönemi ilgili arkadaş "paskalyan kutlu olsun" deseydin o da yadırgardı. yada "noelin kutlu olsun" deseydin yine yadırgardı. Hatta belki o daha rahatsız olup sen ne diyon deyyus diye ters bile yapabilirdi :)

arkadaşlar inançsız kişiler sonuçta duygularından arınmış, dünya görüşü olmayan, midesiz insanlar değil :) inançsızlık bir dünya görüşüdür ve bir müslümana hristiyan geleneği ile hitap nasıl na hoş karşılanmaya müsaitse inançsıza da x dini jargonu ile cevap vermekte rahatsızlık verici olabilir. görüşe saygıya gelince hep inançsızlar inançlara saygıya bekleniyor da inançlılar genelde inançsızlara saygı konusunda otomatik davranışlarına yenik düşebiliyorlar. Dediğim gibi ben de TR'nin %99u inançsız diye düşünsem bende otomatik ona göre davranabilirim. Bu yüzden inançlıların otomatik davranışlarına anlayış gösteriyorum. Ama zorunda değilim, değiliz :) ülkenin %99ı ne yazık ki inançlı değil :) bir çoğu yarın başına iş açmamak için bunu beyan etmiyor. İş açmayacağını bilse ve şak diye değişen bişi olsa kimlikte inanç hanesi o zaman görürdük yüzde 99 inançlımıymış :) ay neyse çok uzattım, özetle iki tarafında davranışında anormallik yok diyor kaçıyorum.

Abartmış. Merak ettim, bir hristiyan Tanrı sizi korusun deyince de rahatsız oluyor musunuz? Yoksa mevzu sadece Müslümanliga karşı bir ateist inancı mi?

çoğunluk oruç tuttuğu için, müslüman bir toplum olduğumuz için, oruç tutmayanlarda bulunsa bile kültürümüzden geldiği için normal bir temenni. Tuhaf olan bu durumun garip karşılanıp yadırganması

Bir hristiyanin Tanri sizi korusun demesinden rahatsiz olmayabilir insan tipki bir muslumanin Allah'in bereketi ustunuze olsun demesinden rahatsiz olmayabilecegi gibi. ikisi de insanin kendi inanci dogrultusunda karsi tarafa iyi niyet sunmasi, inandigi Tanridan karsi tarafin inanci ne olursa olsun onun icin iyilik istemesidir. Ancak Allah kabul etsin demek ayni topraklarda yasiyorsak sen de muslumansin - baska turlusu kabul edilemez, ihtimal disidir- ve ramazan ayinda oldugumuza gore sen de oruc tuttun - Baska turlusu kabul edilemez - anlami tasir. Alin size iki dinde hosgoru ve bir dilde dayatma ornegi.

B tedavi olmalı, gerçekten.

b yasadigi yerin farkinda olmayan biri. kafa gidik. biraz ortamlarda takilirsa olayi cozer.

Eğer b sensen çok üzülürüm :(

yorumları okuduktan sonra b'ye destek vermeye geldim ama nereden tutsan elinde kalıyor.

allah razı olsun b sen bizi güldürdün allah da seni güldürsün.

b: ....
benim iç ses: lann...

500 dolari nerde harcayacaksin? Adamlar cikolataya karsilik benzin veriyor. Marketlerde ürün yok.

Senin 500 dolar ancak ucuz insan gücünde kullanilir. Kral gibi yasayamazsin :)

varsa epey kallavi bir dolar hesabın, önce venezuela hükümetiyle iletişime geç. onlara üç beş bi şey at, de ki ben fabrika kuracağım. işsiz mühendis ne varsa topla venezuelada. kur bi fabrika. çalıştır herkesi 15 dolara. hükümet de arkanda. tr'den ortak buldukça döviz de sokarsın ülkeye. mis gibi polis de korur seni. sonra tak bi 5 dolar zam. işçiler de arkanda. yaşarsın krallar gibi.

Android sürümünüz marketteki uygulama için eski kalmıştır.

Uygulamanın eski sürümünü apk olarak indirip kurabilirsiniz, bir de benim başıma ipad ile gelmişti aynı şey. Youtube için ios sürümü eski diyordu, biraz kurcalayınca kütüphanede önceden indirdiğim sürümü tekrar yükledi.

Yani marketten yeni alıyormuş gibi değil de önceden yüklediğiniz uygulmalar kısmından bi bakın önce.

aynı sorunu netflix'te yaşadığımda telefona root atmıştım. sonra format vs. attım ama yine de düzelmedi.

Açıkçası arkadaşın bölümlere olan ilgisinde pek fark yoksa yapacağı tercih de “sıralamasının yakın olduğu aralıktaki bölümler” şeklinde olabilir bence. Şimdi gelip “sıralamaya değil ideale göre tercih yapılır” vs. diyenler olabilir ama öğrencinin durumu çok iyi değilse ve belirli bir hedefi yoksa sıralamaya göre tercih tek seçenek gibi kalıyor.

O yüzden bence bölümdense iyi okullar tercih sebebi olsun. Örneğin Anadolu’daki 7/10luk bölüm yerine İstanbul’daki 6/10luk bölüm gibi.

Makina mühendisliği puanları son senelerde giderek kötüleşiyor duyduğuma göre, mesleğin geleceği de sanırım pek iç açıcı durmuyor. Ben 4-5 sene önce üni sınavına girmiş birisi olarak şunu söyleyebilirim ki öğrenci eğer fizik ve geometri gibi dersleri seviyor biyoloji ve kimyayı sevmiyorsa sağlık okumakta emin olup olmadığını defalarca düşünsün. Ben tıp fakültesindeyim, tıpçı olup geo-fizik seven arkadaşların içinde mühendislik uktesi kalmış olabiliyor, aynı şekilde biyolojiyi daha çok sevip de mühendislik yazan arkadaşlar da bölüme adapte olmakta zorlanabiliyorlar.

Aceleyle yazdım anlam bozuklukları olabilir kusura bakmayın, sevgiler.

@sys coyg; teşekkürler. Aslında tersine biyoloji ve kimyayı seviyor. Diğer sayısal derslere göre biyolojide daha başarılı. O yüzden sağlık bölümlerini ilgiyle okuyacağını düşündük.

ankarada tusas kazan myo var. ingilizcesi olursa piyasadan daha fazla ucrete tusasta ise girer.

Odyometri iki yıllık tekniker çıkartan bi bölüm; Odyoloji 4 yıllık, uzman odyolog çıkartan bi bölüm. Arada baya fark var ve Odyolojinin önü açık kariyer olarak ama tabi puanları da hiç fena değil genelde.

ben direkt öneriyle geleceğim, bence hemşirelik. ataması kolay, önü hep açık. erkek olması bu işi yapması açısından engel teşkil etmiyor. odyometri vs ataması çok zor özelde iş kovalayıp, torpil arayacağına hemşirelik öneririm. istanbul'a 65 puan ile atanabiliyorsun öyle düşünün.

mühendislik fakültelerinden uzak dursun. o sıralama ile gidilecek mühendislik fakültelerinden sonra iş bulabilmek için; ya iyi bir torpili olması lazım ya da ömrü hayatında çalışmadığını üniversite çalışması ve aynı zamanda şansın yanında olması lazım.

bölümleri de 2 yıllık diye küçümsemesin. 2 yıllık fakültelerin çoğunda iş imkanı 4 yıllıklara göre daha iyi.

okuyacağı şehirde tip, diş gibi devlette kesin çalışacağın kurumlar haricinde önemli. staj imkanı ve okulu bitirdikten sonra iş imkanı bulmak için.

170-180k yaptıysa sayısalcı değildir zaten. ben ilk girdiğimde 100k yapmıştım, ea'ya da yatkınlığım olunca şansımı ea'dan denedim. biliyorum çok az kaldı sınava ama, eğer ea'da bir şeyler çıkarabilecek gibiyse bence ordan da çözsün ayt'de. sonuçta sayısalda boktan bir okula gitmektense ea'da güzel bir okula gitmek, ilgin olmasa bile bence kat kat daha iyi. bu kararı alıp çok da memnun olmuş biri olarak söylüyorum. ama ea'da da aynı şeyleri yapacaksa sayısal şu şartlarda daha iyi.

@nundu; evet ilk olarak lisans odyoloji bölümünü araştırdık. Puanları çok düşük değil, bakalım olursa onu yazmayı düşünüyor. Tabii bu süreçte birinci elden odyolojiyle alakalı birinden bir şeyler duysa daha iyi olacak.

@lycoxin; araştıralım, teşekkürler

@belkider; ben de bunu anlattım kendisine. Kesinlikle iki yıl diye önlisans bölümlerini küçümsememek gerek. Hele ki sıralama zaten çok iyi bir lisans bölümüne tutmuyorsa illa da lisans diye diretmek akıl kârı değil elbet.

@mehmet resad; onun için çok geç ya, zaten hiç edebiyat bilgisi yok, tm'yi de çözemez yani.

Herhangi bir 4 yılık fakulte ardından polis olsun en mantıklısı

aynı mantıktayım. tam 2 ay oldu saçımı kestirmeyeli. sakallar da 4 haftalık oldu.

berberler açılsın saç kesme makinalarının şişen fiyatları düşsün de satın alıp evde 5-6 numara keserim

Erkekler uzun saçlı fena değiller?

Ben ortalık yatışana kadar (1-2 ay daha filan) beklicem. İilk hafta çok yığılma olur muhtemelen. Hatta eskiden uzun saçlıydım, yine uzatsam mı acaba diye düşünmeye başladım.

makasını tarağını sandalyeni de götüreceksen neden olmasın

ekonomiyi ayakta tutabilmek için böyle bir şey yapıldı ama virüsün berberlerin açıldığı ilk günden itibaren vızır vızır bulaşacağı o kadar kesin ki. hiç gerek yok. 2 haftaya vakalar tekrar eski hızda artmaya başlayınca kapatırlar zaten geri.

Çok enteresan değişik katları matları olan bi tarz veremiyorum henüz ama ben kendim kesiyorum. Açıkçası 1 sene de gitmeyi düşünmüyorum, kendim keserim her ay ucundan ucundan. Alıştım zaten 1.5 senedir yaptığım şey, ustalaştım :D

Yani bence riskli.

Maske ile saç kestirmek bana saçma geliyor. Bütün kıl tüy maskeye yapışacak gibi.

Makine aldım lastiği ile yanlar 3 numara üstler 12 numara kesiyorum. Gayet güzel oluyor 2 kere kestim şuana kadar.

Salgın bitene kadar gitmem. Birde tek kullanımlık ürünlerin maliyeti fiyata yansıyacak. Semtine göre 50 liradan 200 liraya kadar çıkar fiyatlar.

Berberle samimi iseniz yarın tıraş olacak ilk kişi siz olun. O aletler ve makine uzun zamandır kullanılmıyor, dolayısıyla virüs ihtimali çok çok az, hatta hiç yok. Ama ne kadar çok kişi traş olursa o ihtimal o kadar artar o yüzden şimdiden randevunuzu alın tıraş olacak ilk kişi siz olun.

En azından bu hafta gitmeyin, bu kadar dayandınız bir hafta daha dayanır.

Mesajlarımdan bilen arkadaşlar vardır, bu kuaförlerin kullan at malzemelerini imal ediyorum. Öyle bir talep patlaması oldu ki nereden geldiğimizi şaşırdık.

Perşembe günü bir kuaför pazartesi gününe 37 randevu yazdığını söylemişti. , yığılmanın hesabını siz yapın. İlk gün marketlerin yığılması gibi düşünün , bırakın koşan koşsun yeni sisteme siz ve kuaförün adapte olmasını bekleyin derim.

Kesinlikle tavsiye etmem. Bütçenin uygun makine alın. kenarlar ve arkasi 3 biraz üstü 4 biraz üstü 5-6 şeklinde katlı keserek 2 aydır kullaniyorum bErberk yakin dak bir model oluyor. Şu virüs tamamen bitene kadar gitmeyi düşünmüyorum.

cevaplar için teşekkürler ama malefsef erkek değilim. traş makinesi al kendin kes durumunu beyim yapıyor ben kaldım böyle rapunzel gibi.

feminizmin zaten böyle bir talebi yok ki, ortamda kadınların olduğunu, ona göre davranılması gerektiğini hatırlatanlar yine erkekler, dilde ve fiziksel şiddet cinsiyetten bağımsız zaten olmamalı

mesela ben erkek arkadaşlarımla konuşurken de küfürlü tartışırım o yüzden kadınlarla tartışırken de böyle konuşabilirim demek de cinsiyet eşitliği değil

çünkü tartışmada sinirlenip küfür edebilecek ve karşıdakine şiddet uygulayabilecek taraf erkek oluyor. istisnalar var elbet ama tartışırken erkeğe küfredip döven kadın pek yok.

yani acı ama olay erkeklerin ince olmamaları aslında. şimdi çıkıp beni eleştirecekler ama arkadaşları ile normal sohbet esnasında bile her cümlenin sonuna aq koyuyorlar. o yüzden kavgada erkeklerin uyarılması gayet normal. zaten kaba saba tiplerin yaşadığı bir coğrafyadayız...

Benim de kafama takılıyor bu konu. Ben SJW akımına bağlıyorum bu konuyu.

ben samimi olduğum kadınların yanında da küfür ederim erkeklerin yanında da; küfürlü konuşmamın cinsiyetle değil o kişiyle olan samimiyetimle alakası vardır. ama yanında küfür ediyorum diye kadına şiddet uygulayacak biri değilim. ben kadınım benim yanımda küfür edemezsin diye bir savunması olmuyor feministlerin. feminist öğretiyi benimsememiş ama "kadınla erkek eşit olmalı" fikrini savunan herhangi bir kadının "ben kadınım benim yanımda buna uygun davranmalısın" demesini neyi savunduğunun farkında olmayan bir tutarsız olarak yorumlarım.

Ben de uyardım bir kere. İşyerinde bir erkek çalışan kendisiyle eşit seviyedeki bir kadın çalışanla tartışırken bağırıyor, elini kolunu sallayarak üzerine yürüyordu. Odadaki herkes de gayet keyifli izliyordu. Ben tartışmaya başladıklarında üst kattaydım, sesi duyup bakmaya gitmiştim. Hem görüntü/gürültü çok çirkindi, hem de az daha devam etseler erkek çalışanın başı yanacaktı.
Sakin sakin masanızda oturarak ve bağırmadan tartışabiliyorsanız kimle isterseniz tartışın.

feminizm zaten kadınlara fazladan hak verilmesi ya da kadına küfür edilmemesi değil.

kimsenin kimseden fazla hak talep ettiği yok zaten. ama eğer pozitif ayrımcılıktan falan bahsediyorsak, bir erkek olarak şu kadarını söyleyeyim, toplumda tüm yönetim mekanizmaları, fiziki güç, sosyal hayatta maddi açıdan üstünlük vb. durumlar erkeklerin lehineyken, şurda kadınların bu dezavantajlı durum içerisinde hepten yok olmaması için tanınan birkaç ufak şey mesele edilmemeli.

bazıları sanıyor ki, kadın erkek eşitliği savunulunca kadınlar için her şey güllük gülistanlık. yok abicim öyle bir şey. bugün dünyanın en büyük 1500 şirketinde bile yöneticilerin sadece %11'i kadın. anadolu'da hala kadınların sadece 'sikilmek' için var olduğunu düşünen, elindeki tüm sosyal ve fiziki gücü kadınların aleyhine kullanmak için götünü yırtan on milyonlarca cahil erkek sürüsü var.

ki, bazı şeyleri de gördükçe cidden güldüm. ben hayatımda bir kere olsun konuşurken 'ben kadınım' diyen birini görmedim. hadi desin, birileri uydurmuyor olsun, genelleme abicim. sen gece sokakta yürüsen, işe girsen haksızlığa uğrasan, hiçbir bok olmaz sana. ama bu insanlara olur. kadınların dünya genelinde, ki bak buna avrupa ve abd bile dahil, kadınların aynı pozisyondaki gelirleri erkeklerden daha düşük. var gel sen türkiye'nin halini düşün. o yüzden erkekler de biraz lütfeder de bu eşitlik sürecine katkı sağlamak isterse, ayrıştırıcı olmayı bıraksınlar.

bir çok site var, paraphrase tool diye aratırsan

www.prepostseo.com

bu sanırım. eğer buysa bir işe yaramıyordur zaten :)

quillbot bu işin en iyisi

genç partiyi unutmayın. az daha barajı geçiyorlardı.

2000lerin başında Türk siyaseti tıkanmıştı, üretemiyordu. gene bahçeli çıktı seçim dedi seçime gidildi. bahçeli hep böyleydi seçim dedimi seçime gidilir. o zaman da öyleydi şimdide öyle. siyaset sıkışmışken rte geldi, yeni yapılanma ile tek başına iktidarı aldı. zaten 99 depremi sonrası sıkışan ve sürekli aynı siyasetçilere mahkum olan türk siyaseti rtenin çıkmasıyla değişti. kaset skandalına kadar chp baykalla ve ulusalcılarla kısır elitist takıldı. kemal k. gelince ulusalcıları temizlemeye çalıştı ancak halen daha bitiremedi. saadet erbakanın yokluğundan sonra yeni yeni toparlandı. dp değişik başkanlarla var olmaya çalıştı ancak olmadı. bbp recep yazıcıoğluyla biraz kıpırdandı. dtp ahmet türkün dtpsiydi. şu anki hdpden hiç bir farkı yoktu.

akp saadetten ayrılan grup olarak gömleğimizi giydik propagandasıyla çıktı. hep liberal bir partiydi gene öyle.

tamamen subjektif bir yorumdur. işin bilimcileri daha iyi bilgiler verir.

@mikahakkinen, çok teşekkürler.

chp'nin elitistliği kısmını biraz açabilir misiniz? ben de özellikle buna ve günümüzde geldiği noktaya değinmek istiyorum. mesela ne yaptıkları için elitist damgası yediler?

hocam otur izle :)

www.bbc.com

öyle bi dönemden bahsediyorsun ki, bir yandan çok basit gibi gözüküyor. tek parti iktidarı var ama öyle karmaşık ki esasında. yani sırf rte'nin milletvekili olabilmesi yönünde partilerin takındıkları tavırlar, ardından emaneten başbakanlık koltuğunu verdiği abdullah gül ile yer değişimleri filan derken, sırf akepe tarafında bile o kadar da basit bir dönem değil.

Akp : iktidardı ama duruma tam hakim değildi. Askerin hükümet işlerine karışması, yıllardan beri süre helen vesayetçi anlayışın etkin olduğu kurumlar, 28 Şubat süreci ve Refah Partisinin başına gelenler ekonomik sorunlar, dış borç vs. sebebi ile dikkatli olma zorunluluğu vardı.
90lı yıllarda gazeteciler hükümet sözcüsünün yapacağı açıklamayı beklemek yerine genelkurmay'ın kapısında yapılacak açıklamaları beklemesi o zamanlarda nasıl bir Türkiye olduğunu anlamak açısından önemli.
Evet ilk anlarda akp anlayışından farklı olarak bazı kesimlere yakın oldu. Zamanla etkin olmak için bunlar gerekliydi. Adı üstünde siyaset..
Yine yanlış hatırlamıyorsam o zaman ki kanunda iktidar olduklarında anayasayı değiştirecek yeterlilikte millet vekili sayıları da vardı ve tabi bu yapıl(a)madı o an ki koşullarda.
İlk başlarda fetöden önce tabir edilen gülen cemaatiyle iyi niyet içerisindeydiler . Dershaneler ve 17/25 Aralık meselelerine kadar gülen cemaatinin sadece dini bir yapı olmadığını dış ve derin kaynaklarla bağlantılı ve geçte olsa anladılar.


Chp: Arka planda yıllarıdır muhalefette ama devletin önemli kurumlarında sözü geçen bir chp vardı. Şu an görünen o ki etkileri de gitgide azalıyor .
Hatırladığım kadarıyla o 2000lerin bu güne hükümetin yaptığı hemen her şeye karşı çıkmaktan başka bir duruş sergileyemediler.

Kendi içlerinde seçim yenilgilerine rağmen yaşanan sorunlar , Baykal ve çevresinin tasviyesi sonrası parti çok ayrı bir yöne girdi.
Chpnin halka bütünleşememe, halka güvenmeme sorunu var .
Video az önce denk geldi .konuyu özetler nitelikte. Buyrun Rahmetli'den dinleyelim .
Üstteki yorumda bahsedilen elitist tavır da bunu biraz açıklar sanırım :
streamable.com
Şimdilik ise bütün umutlar İmamoğlu ve Yavaş a bağlanmış . Çünkü yıllardır lider üretemiyorlar ya da çıkar(a)mıyorlar. Kısır bir durum var ortada .

Saadet Partisi: 90 lı yıllardaki Refah partisinin izlediği yol ya da Erbakanı ile zerre bir alakaları kalmamış.
Şimdilik Mario oyunu üzerinden gündemi değerlendiriyorlar .
www.sozcu.com.tr

(Maskeyi ben de daha alamadım ama kent merkezlerinde kaymakamlıklar dağıtıyor bedavaya . Bu topraklar yapıcı bir muhalefete tamamen aç bırakılmış )

MHP : akp yi belki de en samimi olarak eleştiren parti. Ülke üzerinde oynanan büyük oyunları bire bir hisseden ve bu mesele partilerüstü bir meseledir diyerek ve oy kaybetme uğruna cumhur ittifakı olarak AKP'yi net olarak desteklemiştir.
Geçmişte cemaate olan yakınlığı sebebiyle akpye olumsuz eleştirilerini, cemaatin faaliyetlerini durdurmasını istediğini hatırlıyorum .

burada kim ne kadar tarafsız olabilir, başkasının fikrinden yola çıkıp nereye kadar gidebilirsin? yaşın yetmiyorsa internetten öncelikle tarihsel süreç hakkında bilgi edinip ondan sonra duyuruculara neler hatırladıklarını sorsan daha iyi olur bence.
bu şekilde havada kalır söylenenler zaten. yaşın da yetmediği için anlamazsın.

ama ismail cem çok güzel adamdı. yazık oldu.

Açılın dede geldi :)
Kısa yazayım:
İşçi partisi: PKK ile ilişkileri sağlam, fiziksel anlamda güçlü(silahlı örgüte/mafyaya sahip) bir sol örgütten, MHP kıvamında bir partiye dönüşmüştü. Adayları genelde asker eskisi, faşizan bir örgüt olmuş ve bu dönüşü seçmenleri hiç yadırgamamıştı. Oy oranları her zaman olduğu gibi 0,01'dir. anlamadığım bir dış desteğinden ötürü, siyasette her zaman mikrofon uzatılmak zorunda kalınan biriydi. Kimse sevemez ama herkesinde ihtiyaç duyduğu bir İsviçre çakısı gibiydi, omurgasız bir politika ya da çıkar örgütü. Şuan hükümetin ortağı olmasını benim gibi eskiler yadırgamıyor yani, alışığız.

Büyük Birlik: MHP'nin islama daha yakın kesmi. Her zaman devlet kadrolarında stratejik noktalarda adamları vardı. Oy oranları %1 bile olmazdı ama İşçi partisi gibi öyle kolay silinemezdi. Türkiyedeki küçük ve orta boy işletmeleri MHP ile birlikte bölüşüp koruması altına alıp finansal kaynaklarını buralardan sağlarlardı. 2002 seçimi bir arayış seçimi olduğunu iyi bildiği için Tayyip gibi dönüşüme açık olduğunu yurtdışlarında dile getirdi, hatta bugünden baktığımda Tayyip olmasa belki de onu seçerdi o güç. Bahsettiğim dış/iç adını bilmediğim bir güç. Misal bu akımı gören
Mehmet Ağar, döneminin en saldırgan politikacısı olmasına rağmen "dağdan inip siyaset yapın" diye kürtlere seslenmişti, güce yaranmak için. Çünkü o güç kürtlerle barış yapılmasını istiyordu, AB ye yakın olunmasını ve ekonomide liberal politikalara geçilmesini emrediyordu.

saadet: tam anlamıyla tarumar olmuştu. Erbakan'ın kulası bir parti başkanıyla cami cemaati dışında bir desteği kalmamıştı. O güç ile arası hiç iyi değildi. Bugün feto'dan nasıl kaçıyolarsa o gün saadetten öyle kaçıyorlardı. 70'lerdeki söylemlerinden öteye gidemediler.

Dehap: Direkt kürt partisi diyelim. Biri kapanır diğeri açılırdı partilerin. Kemik bir kitlesi vardı ve istanbul gibi büyük şehirlere yayılamamıştı. Kürt islamcı gruplara mesafeli durduğu için %10'u aşamazdı. O gün ne söylüyorlarsa bugün hdp aynı şeyleri söylüyor, hiçbir değişim olmadı.

Yeni parti: İsmail Cem'in hatalı politikalarla yürütmeye çalıştığı, akp nin henüz canlanmadığı dönemde piyasaya atılıp insanlarda "ulan acaba" hissini uyandırdı. Ama o güce yaranamadı, bunu gören Kemal Derviş, vekil olmak için hatta ekonomi bakanı olma hedefiyle CHP ye geçti(koalisyon hükümeti olacağını düşünüyordu herkes). İlk çıkışı güzeldi ama sonu hüsran oldu.

ÖDP: solculuk oynayanların partisiydi.etliye sütlüye karışmaz, kendileri çalar kendileri oynar.

genç parti: asıl bütün oyunu bozan adam bu. oluşan boşluğu gören ve türklerin ne kadar boş beleş olduğunu bilen zeki bir adamdı. AB ve liberal hedeflerle partiyi kurup, seçmendeki damarı gördükten sonra MHP ile işçi partisi arasında, sadece embesillerden oluşan bir kitleye hitabbetti. Bugün ATV-CNNTUR-NTV ne yapıyorsa starTV de baştan aşşa yalan haberlele bu embesil kitleyi kendisine topladı. Türk faşitlerinin baş kenti İzmirde %17 oy aldı. Evet İzmir kendini modern sanan, atatürkü kullanarak kendisinden başkasına yaşama şansı vermeyen faşist bir şehirdir.

DSP: adını ağzı alanın ağzına ....biber veriliyordu. utanmazca vaadler veriyor, iktidarken sol çizgiden sağa doğru yaptığı kayma hareketini tekrar sola kaydırmaya çalışıyordu. tabi kimse kulak asmıyordu. adam koruma polisini millet vekili yapmıştı daha ne olsun yaa. gerçi Baykal da takıldığı kadını MV yapmıştı ama neyse... Çorapla yatağa girseydi o da canım.

DYP-MHP: mecliste olmalarına kesin gözüyle bakılıyordu. ikisinin de kemikleşmiş seçmen kitleleri vardı. Adalet partisinden bu yana sürekli parti adı değiştirerek bu günlere geldi DYP, böyle gider dediler ama gitmedi. MHP kendi bacağına sıktı. Bahçeli'yi o dönemlerde bu kararından ötürü tebrik etmiştik. DYP nin kadroları aynen kaldı, nasıl olsa mecliste olurduk düşüncesiyle. ama meclise giremeyecekleri bilinseydi, hepsi AKP saflarına geçerdi. zira bir sonraki seçimde yılların getirdiği mahalli parti örgütlerinin tamamı AKP ye kaydı, devletteki kadroları da.

Anap: canım yaa yazık kimin çocuğuysa. adı bile duyulmadı. Özel'ın mirasının son damlası da kullanıldı ve tarihe gömüldü. Yine herhangi bir değişim sergileyemedi, aynı vaat ve hedeflerde kısır kalındı.

CHP: AKP nin birinci parti olacağını anladığında, karşıt yaratma politikası güttü. Eyyyy cehape işini ilk CHP başlattı. Karşıtların oyunu almayı hedefledi. TR'de alınabilecek en yüksek sol parti oyunu aldı. Aslında sol parti değil de kendileri öyle adlandırdığı için diyorum. Tam bir TSK partisiydi. TSK içindeki ağababalarından emir almadan hareket edemezlerdi edemediler de. Vekilleri bugünün AKP bakanları gibi, asarız kesiriz, "Ulu Önder" Atatürk diceksin lan, İran olmayacağız...vb gibi saçma sapan cümlelerle karşıt grubunu kurmuştu bile. AKP'nin gizli ortağı, muhalefet yaptığı izlenimini bugüne kadar getirip, yıllardır mecliste yerlerini, pazarda tezgahlarını korudular.

AKP: 2002'deki hali şuan türkiyede olsa, reis terör örgütü diyerek partiyi kapattırırdı. Demokrasi diyorlardı, libaralizm diyorlardı, eşitlik dediler, adalet dediler, sosyal politikalara yoğunlaştılar. Başlarda siyasetteki at hırsızı (emlakçılar gibi) tiplerin partiye doluşmasına göz yumdular. saadet kökenli dışında birilerine ihtiyaç vardı. Seçim propagandasında elinde ampülü barda bira içen adamla tokuşturdular. olm walla değiştim ben bakın, aha bak gömlek de gitti. Ogün oy verenlere kızmıyorum, umut yakmıştı insanlarda. Bugün ise nasıl oy veriyor insanlar algılayamıyorum.

Siyasi görüşüm: Bu ülkede bi bok olmaz.

herkes müthiş cevaplar vermiş. sağ olun var olun. :)

Benim zamanımda öğrenci işleri daire başkanına direkt mail atınca 24 saat içinde dönme zorunluluğu vardı; bence hala vardır. Direkt ona atın maili. Hala cevap gelmezse dilekçe yazabilirsiniz de su durumda onu nasıl teslim edersiniz, bilemedim.

cimer

Telefon etmeyi deneyin, ben GSÜ'de mail'in bir iletişim aracı olarak kullanıldığını görmedim. Nöbetçi birisi vardır mutlaka.

şikayetten önce.. senin için hayati bi konu olduğunu önesürüp mail atman hata! direkt araman lazım. aradın mı sabahtan akşama?

gectigimiz yilki krizde en fazla pahalanan seylerden biri kisisel bakim urunleriydi, cok fazla dikkat cekmedi nedense.

internette daha uyguna denk geliyor bazen, ordan almak lazim. dusunmeden dis macunu aldirmaz oldular...

diş macununda en ucuz ve en büyük colgate'den devam ediyorum. cidden fark bulamıyorum.

www.carrefoursa.com

istanbulda bir markette, muzun kilosu 20, çilek 18i , erik 22

Kısa vadede fark göremiyor olabilirsiniz ama pahalı olanın pahalı olma sebepleri de var.

paradontax da iyi diyorlar, en son oral-b de benzer bir macun çıkardı.
alternatif olarak dursun :)

Benim bildigim bu ürünlere de ek vergiler geldi.
Duyuruda vardı bir kaç arkadaş ekonominin ne kadar süper olduğunu anlatan, onlar daha iyi açıklar.

Ne ara olmus lan? 2 gün önce 24 liraya aldim.

ötvli ürünler hem de ithal. "normal" yani.

edit: %25 ek vergi
www.cumhuriyet.com.tr

Ingiltere ile yarisiyoruz, gurur duydum groceries.asda.com

daha yeni başlıyoruz dur bakalım:) dolar uçtu, fiyatlar daha da uçacak.

daha geçen kişisel bakıma %40 zam yaptı reis. 15 liralık yüz jelim oldu 33 lira. dolar + %40 zam şahane gerçekten.

Uzun süredir o fiyatlarda, biraz daha zamlanır yakın zamanda, market kampanyalarından stokluyorum genelde, son aldığımda promine'in tanesi 12 liraya gelmişti sanırım ama sonuna geldik.

sıfır kaynak.. normalde kaynak vermediğin bilgiyi viki editörleri anında silip eski bilgiye götürüyor. ama ilk sebep zaten bu başlıkta hiçbir şeye başından beri kaynak gosterilmemis olması olabilir. o yüzden kimse dokunmuyordur. eğer yazdıklarınızın çoğuna akademik kaynaklar verebilecekseniz siz düzeltin o zaman kimse bir şey demez

işyerinden 15 kişi, 3 kişiye toplayıp bölüp para veriyoruz. üniversiteler kapandığı içi evlerine döndüler ancak şöyle düşündük; okulda paraya ihtiyaçları varsa normalde de vardır. hazirana kadar toplayıp vereceğiz.
bence para daha mantıklı. kitabı yayını zorlarsa internetten bulur, fotokopiciden çoğaltır, ya da almayı tercih eder. kendi kararı. daha acil bir ihtiyacı da olabilir. kararı ona bırakabilirsiniz.

ben de katılıyorum. gerçekten ihtiyacı varsa zaten bu sadece kitapla da bitmez ki. okula dersaneye kursa vs. gidiyorsa yol parası olur, yolda acıksa en kötü bir simit için bile para lazım. direkt parayı verin gitsin, mesele sadece kitap değil.

ürün tasarımı, soyut çalışmalar, fotomanüplasyon

Sorunuza tam yanıt olmayabilir ama yeterince uğraşmayı göze alırsanız, çizim yeteneğine sahip olabilirsiniz.
Ayrıca ürün tasarımı tam anlamıyla güzel sanatların içerisinde yer almaz. Elbette takı tasarlamak, medikal bir ürün tasarlamaya göre daha fazla estetik algı gerektirir (genelde) ve daha fazla estetik/sanatsal tatmin sağlayabilir.

Son olarak, canınız ne yapmak istiyorsa onun için uğraşın bence.

çizgi film karakterlerine bakarak çizmeye çalışın. inanın öyle aman aman bir yetenek gerektirmiyor ve çizdikçe güzelleşiyor.

tasarımcıyım. üstüne mesai harcayıp çizemeyen kimseyle karşılaşmadım. çizim yeteneği diye bir şey yoktur.

Vehbi Koç'tan duymuştum: çırakligini yapmadığım işin patronlugunu yapmam

Bu sekilde baslayan hikayeler batakla sonuclaniyor genelde.

Sen bir de işi batirincaki kavgayı gör. paraları hiç ettin, beceriksiz diye bir ömür aile içinde adın çıkar artık.

Olur mu öyle şey ya?
Herkes uzaktan kolay sanıyor iş yapmayı.
Bi odadan 300 TL alsam diyip bir hesap yapıyorlar bir yıl sonunda zenginim...
Bilmediğin işe, fazla olmayan para ile girilmez.

Bu iş batar benden söylemesi. Ticaret kolay değil hele ortak işe asla girmezdim. Hele pansiyon işletme vs direk uzardim

şimdi edeceğin kavga seneye yüzbinlerce lira borçlu olup stres içine girmenden iyidir.

yapmak istemediğin hiçbir işe girme, inancın yoksa keyif almıyorsan o işi başarayı ulaştıramazsın.

Ticareti bilen, hali hazırda ticaret yapan başarılı biri bile bilmediği konulara kolay kolay girmez, girmek isterse de uzun bir fizibilite yapar.

Hali hazırda ticaret yapan biri de değilsiniz sanırım, hem ticareti hem de girmek istediğiniz sektörü bilmeden para yatırmak büyük risk.

piyango oynayın daha çok kazanma ihtimaliniz olur. akrabaları 4 tane mekan batıran biri olarak söylüyorum 2 sinde bizzat çalıştım. böyle iş yapılmaz.

böyle yapılmaz diyip de geçmeyeyim nasıl yapılacağını da söyleyeyim. öncelikle para kazanılacak işi bilmeniz gerekiyor. her işin para kaybetme tuzakları ve para kazanma fırsatları başkadır. bunlara hakim olmak için o işin içinde vakit geçirmek gerekiyor. ayrıca mekandan para kazanılabilmesi için mekanın yerinin ve görüntüsünün de para kazanmaya uygun olması gerekiyor.

akne var akne var biz sebebini bilmeden ne önersek çok verimli olmaz.

bu şartlar altında kesin faydalı olacak; biotin ve çinko.
ve her halukarda iyi temizlemek sonrasında iyi nemlendirmek.

1.neutrogena salistik asitli temizleyici jel iyi kurutuyor
2.losyonların sivilce yaptığını düşünüyorum en iyisi gül suyu.
3.acnemix kullanabilirsin.

fucicort ve m-furo fa. bende böyle en azından.

Korendy sitesine girin, sorununuza göre ürünler belirliyor. Ve her ürün için kullanıcıların yüzlerce yorumları var. Ordan iyice araştırın. Tam olarak nasıl akneleriniz bilmediğim için siz buradan direk faydalanın.
Benim yüzümde dönemsel kistik aknelerim olur. Onun için çare yok gibi.
Yüzeyde olan akneler için temizleyici olarak bunu kullanıyorum. Ama bendeki siyah noktadan dolayı sivilce oluyordu.Siyah noktalarım artık yok gibi.

www.korendy.com.tr

Eğer daha hafif bir temizleyici isterseniz. Goodmoorning jel var o da iyi.

Bi de çay ağacı yağı çıkan sivilcelerin üstüne sürülünce etkili.

Nemlendirici dünyasına daha giremedim. Mizon’un hyraloik asit midir ne onu kullanıyorum. Bana yetiyor, yağlı cilt olduğumdan. Ama daha bitince almam.

neutrogena kesinlikle yardımcı oluyor. ama cildini parça parça döküyor kurutup. bazılarında da kızarıklık yapıyor. dikkatli olmak lazım.

Moos kukurtlu sabun (yagli bi cildin varsa ve aknenin sebebi buysa kullanilabilir, haftada 3ten fazla onermem, cok kurutuyor)

La roche possay, gunluk kullanim icin uygun.

Losyon hic kullanmadim.

Nemlendirici su bazli bi sey almalisin. Clinique bu konuda iyi bi marka.

Tuhaf ama sudokrem hafif aknelere uygulaninca iyi geliyor. Tuhaf olan bu krem asiri agir ve yaglidir.

Bol su cok onemli.

Bu 3 markanin da yan etki yapacagini dusunmuyorum. Sudokrem istisna olabilir.

Bana iyi gelen sana iyi gelmeyebilir yani. Dikkat :)

pcgamebenchmark diye bir site var. bunları oraya girin o size söyler

minimum sistem gereksinimlerini ıkına sıkına karşılıyor hocam ama kendi deneyimlerimden oyunu açar ama keyif alamazsın diye düşünüyorum hocam.

ryzen 2600 1070ti 16 gb ddr4 bellek üçlüsüyle toplu savaşlarda yer yer fps droplar oluyor bende öyle düşünebilirsin :)

erken erişimde olduğu için optimizasyon henüz yeterli değil. tam sürüm çıktığında bir ihtimal diyeceğim ama şu aşamada savaşlara girmeden simulate ederek oynayabilirsiniz diye düşünüyorum.

steam'den alıp deneyip, oynanacak gibi değilse iade etme seçeneğini düşünebilirsiniz çok merak ediyorsanız.

Oyun Geforce Now'a eklendi. Eğer aboneliğiniz varsa oradan sorunsuzca oynayabilirsiniz. Ama şu anda abonelikler kapalı olduğu için ücretsiz sürümü deneyebilirsiniz ama o da 1 saatlik sekanslar halinde oynayabilirsiniz. Sözlükte VPN ile Kanada'dan falan abone olunduğunu okumuştum isterseniz o şekilde deneyebilirsiniz. Bu arada aylık 5 € falan ama 3 ay ücretsiz kullanılıyor ödemeler başlamadan.

artık konu anlatım kitaplarının modası geçti ya. mat için behzat rasuli, fizik için de ertan sinan şahin tavsiye ederim. sıfırdan ileri seviyeye güzel bir anlatımları var.

@mehmed resad, haklısınız. Benim zamanımda da (bundan 15 yıl öncesi) pek popüler değildi konu anlatımlı kitaplar. Ancak o zamanların popüler yayınevlerinin arasında bile, konu anlatımı kaliteli kitaplar vardı diye hatırlıyorum. Güvender vardı hatta “Tek Kitap” adı altında, konu anlatımı da iyi olan. Yanlış hatırlıyor da olabilirim, neyse heheh.

Amacım zaten piyasadaki “konu anlatımlı kitaplar” arasından en kalitelisini seçmek, bu kadar.

@kusmak, fen için (tyt ve ayt) palme en iyi kitapları yapıyor. hem konu anlatım hem de test. tyt'de türkçe için limit, sosyal için de yayın denizi.

El kitapları var hocam onlardan alın. Limit, Epol ve Yayın Denizi iyidir. Karekök de olabilir.

Matematik - Geometri alanında 2 adet kitap seti buldum, ancak henüz satın almadığım için yorumda bulunamayacağım. Fakat yazılış amaçları tam benim aradığım türden.

Mustafa YAĞCI - My Matematik (4 Kitap), My Geometri (3 Kitap)

Thinkpad x260 sahibinden bakın çok güzel. 12 inç full HD bulabilirsiniz.

lenovo s130

www.dr.com.tr
?

@kisa, bunlar her kaleme uyuyor mu benim ondan şüphem var.. attığının arkası çıkık biraz. benimki düz.

Uyar diye biliyorum ancak emin değilim. En azından refill ya da tükenmez kalem kartuşu diye arayabilirsiniz

beşiktaş’ta sönmez kırtasiyede ve turfanda vardı. tanesi 1.5 lira civarındaydı. genel olarak büyük kırtasiyelerde veya hobi / maket malzemeleri satan kırtasiyelerde vardır muhtemelen.

olmuyor.

Bilgim yok da yıkılsa sanki daha zararlı olurmuş gibime geliyor. Toprağa karışacak vs...

yıkmak ekonomik olarak bir kayıp çünkü. köyü zaten sular altında bırakmak durumundasın köylüye yeni yer gösteriyorsun gerekiyorsa para veriyorsun.

doğal olarak eski yapıyı kaldırmaya çalışmak saçmalık. ekonomik olarak da intihar olur.

ama sınırsız para varsa yapılır neden olmasın.

Evi yıkmak için araç ve insan gücü kullanmak gerek ve her şeyin bedeli var. Yıksan ne olur yıkmasan ne olur!
tabi kimyasal tesis vs gibi yerler varsa gerekli müdahaleler yapılır.

barajlardaki su alındıktan sonra arıtma merkezlerinde toplanmadan şebekeye verilmediği için o yapıların su kalitesine bir etkisi olmuyor.

yıkarlarsa o moloz yığınlarını taşımaları gerektiği için olabilir ve nereye taşıyacaklar?

inekle

hangi okullarınkine katılabiliyoruz?

çok meraklı olan varsa pzt günü odtü nün anayasa hukuku dersi linkini atarım

ben izlemek isterim. başka dersler de olcak mı?

yüzde 0.050 faizli kredi

vücudumdan rahatsızım, ben olsam kilolarımdan rahatsızım diye çevirirdim

O kadar net olmamakla birlikte fiziksel zorluklara atıfta bulunduğunu anlıyorum ben. Sadece bedenini beğenmeseydi like eylemini kullanırdı tahminen.

ben aynaya baktığında vücudundan rahatsızlık duyduğunu anlıyorum. bu görünüş olarak kendini çirkin bulması da olabilir ya da kendisine vücudunu yakıştırmadığı için de olabilir.

illa kilolu olacak diye bir durum yok belki çok zayıf kemikleri sayılıyor.

vücudundan memnuniyetsiz olduğunu, rahatsız olduğunu dile getiriyor. burada kastedilenin fiziksel zorluklarla bir alakası yok, kesin bilgi. yukarıda aksini iddia edenler yanlış bilgi veriyor.

4ünüze de aynı cevabı tekrar tekrar verdiğiniz için teşekkür ederiz.

bla bla car'dan izmir'e giden birinin arabasına eklen..

internet tabanlı ulaştırmalar da yasak bildiğim kadarı ile; özel transfer olayları yasak mı bilmiyorum ama yasaklanmadan birkaç arkadaş birleşip şoförlü özel araç kiralayabilirsiniz; ya da ailenizin aracı varsa sizi gelip alsınlar.

okulunuzun face grubu falan varsa oraya bi sorun. belki bir sebepten gidecek birileri varsa ya da tanıdık vs, durumunuzu anlatınca yardim eder

sadece e-ticaret yapan talep düşerse fiyatı indirebilir, onun harici etkilenmez bence. fiziki mağazası var çoğunun onlar ciddi etkilenmiştir, eticarete yansıtır mı bilemiyorum. döviz kuruna da bağlı döviz artarsa fiyatlar da artar. 1 ay önce mi 9t almıştım 3200 e, şimdi 2900 bandına inmiş. ben mağazadan pahalı aldım bu arada.

beklemeden alin, su aralar pek millet ayik degil ama stoklar tükendi ya da tükenecek cok yakinda. 2-3 aydir cinden ürün gelmiyor. belirsizlik var.

cogu firma yeni ürün lansmani yaparken tarih veremedi bundan dolayi.

bence çok da doğru bir kanı değil bu. bazı sektörler nasıl deli gibi satış yapıyorsa şu an koronaya rağmen, hatta sayesinde, elektronik sektörü de kesin etkilenir diyemeyiz. ki bu ülkede hiçbir şeyin fiyatı düşmez. adam şimdi 500 lira aza satacağına, 3-4 ay bekler 500 lira fazlaya satar. onların parası vardır dayanacak.

Sen de bunu yedin xd. Yedisinde neyse yetmisinde de odur. Ama simdi sen bunları sana inat yapmadığını düşünürsün

Bazı sevgilileri çok daha fazla seviyoruz, onun için yapmam dediğimiz şeyleri yapıyoruz. Yani size karşı sevgisi yeni sevgilisine karşı olan sevgisinden çok daha azmış. Kendini aşamamış size karşı.

Yok kendinde arama. İnsanlar değişiyor. Bazısı daha ne istediğini bilmiyor oluyor. Bana zamanında “içme/gitme” diyen erkek arkadaşımın değerli eşinin şarap içtiğine şahit olmuştum. Zulmü banaymış diyorum ben. Ha gerçi o bunu “müslümanın görevi” olarak tanımlıyordu, o ayrı :)

çok normal bir durum. yapana değil yaptırana bak derler

aradığı sende yokmuş.

lafım meclisten dışarı, bazıları yapış yapış romantizm peşinde olmayabiliyor.

zeka, mizah, merak ve daha bir sürü unsur var bir insanın "sevgilisi"nin ağzına bakabilmesi için.

bazen bir insanla nasıl başladıysa öyle gidiyor. başka birine yeni bir arayışla başlangıç yapmak farklı bir olay. insan herkesin yanında başka biri olabiliyor. annene babana, iş arkadaşına, sevgiline.. bunu da öyle düşün. kendinde arama.

bu değişiklik geçici de olabilir, içinde yoksa uzun sürdüremez, iki ay sonra tekrar bak

Buna alınıp üzülmeye gerek yok. Belki duygusal boşluktaydı ve birden yüksek bir giriş yaptı. İnsanlar değişebilir, ruh halleri değişebilir. Size daha az değer verdiğini göstermez. Her ilişki farklı biçimde kurulabilir. Annenizle babanızı eşit sevebilirsiniz ama babaya her şakayı yapmazsınız di mi?

Bir süre sonra ilişki monotona bağlıyor. Herkes için bu aynı. İlişkinin başında sizin de aranızda romantik mesajlaşmalar, hediyeleşmeler falan geçmedi mi? Yeni biriyle başladığında dokunmak bile insanı uçurabiliyorken ilişki ilerlediğinde sevişirken bile monotona bağlanabiliyor.

senden ders çıkarmış işte
değişerek gelişmiş

tesvik edemezsiniz.

kendisinin anlamasi lazim. istek olmadiktan sonra zaten ögrenme sansi yok.

Bazen teşvik edici hareketler karşı tarafı daha da uzaklaştırabilir. O yüzden bırakın İngilizcenin önemini başka bir yolla öğrensin.

ingilizcesi fena değilse (seninki de tabii) birlikte dizi/film izlerken ingilizce alt yazı ile izlemeyi, hatta alt yazısız izlemeyi teklif edebilirsin.

bunun dışında diğer iki yanıta katılıyorum.

reddit'ten ortak konularda konuşabileceği dil arkadaşı bulsun.

soru çözümü için kunduz app. 20tl indirim kuponu isterseniz bende var.

canlı ders için de inekle var.

otobüs biletleri 80-85 civarı. uçakları iyi yakalarsaniz 80-90a oluyor. ama havalimanindan merkeze gitmek de 11 lira. tren belki on lira falan daha ucuz olabilir 25 yaşından küçükseniz.

alkol çok değişiyor. ucuzu da pahalisi da birksc sokak arayla bulunabilir. mekana bagli. mesela zaytung da kahvaltı 15 gibi bi şey, akşam yemeği de düzgününden 25-30 olur. ucuza 12-13 liraya Hatay durumculer de var. yumurta da olur :)

@mehmed resad
Çok teşekkür ederim hocam, siz bilgili birine benziyorsunuz. 3 gün kiralık ev,l hızlı tren vs derken gidiş dönüş harcamam tahmini ne kadar olur acaba?

kiralık evler günlük 150 tl civarı- 3 gün 450 desek
ulasım gidis gelis tren ucak vs 180
ye iç gez 250 den asagı olmaz
900den asagı zor

ama 100 tlye otel olursa ,az içersen maliyet düşer
Hem ankara hem istanbulda yasamıs biri olarak güvenebilirsiniz bana

Astrolojinin bilimle. İmtihanı / Tevfik uyar

(bkz: altın dal)

politics, heywood

1802den itibaren bakanlar kurulu vardı ve düz bakan deniyordu. carın yokluğunda da en rütbeli bakan işlere bakıyordu. 1905teki yeni bakanlar kurulu sistemiyle başbakanlık geldi.

türkiye s400 mü satın almalı yoksa patriot mı? politik, askeri ve teknoloji açısından karşılaştır.

@Bruce teşekkürler, aklımda olsun bu. Siber savaşlar, sosyal medya, yapay zeka gibi şeyler de dahil edilebilir konulara bu arada

grademiners.com

ww2 sonrası oluşan (soğuk savaş özellikle) -zoraki- barışı teknolojik caydırıcılık çerçevesinde inceleyebilirsin.

fen için palme en iyisidir. mat için de 3-4-5 ve karekok gelir. fasikül olarak yüzde yüz yayınları çok kaliteli.

Başka tehdit edebilecek bir şeyimiz kalmadı sanırım.

Biz evin ekmek almaya yollanan çocuğuyuz. Abimiz bizi dövüyor. Annemiz abimize ses çıkarmıyor. Bizde artık ekmek almaya gitmiyorum diye trip atıyoruz.

Bi tokat yidip, ağlaya ağlaya ekmek almaya gitmemiz 1-2 gün sürer.

kapıyı falan açmadık, yalan haber. "kapıyı açmak" diyince insanların aklında sınır kapısından akınlar halinde avrupa'ya kaçan suriyeliler falan canlanıyor galiba fdfdgdg. ya avrupa mal mı, türkiye'yle anlaşma yapıldı, para yedirildi, türkiye de bu suriyelileri kendi ülkesinde tutmayı kabul etti. zaten hükümet için hepsi potansiyel oy deposu. hem para, hem oy. win-win bir senaryo. kaldı ki kapıyı gerçekten açsak avrupa kapılarını açacak mı? afedersiniz ama s*klerine bile takacaklarını sanmıyorum bu saatten sonra. bize giren girdi. bitti artık o konu.

bu adamlar bundan sonra burada, gitmeyecekler. sayıları 10-15-20 milyon da olacak ilerleyen yıllarda. bunu halka açıklamaya cesaret edemiyorlar sadece. böyle gaz alıyorlar işte "kapıyı açıcaz", "bak açarız ha" falan diyerek.

İdlib'de potansiyel 1-1.5 milyon mülteci var, Türkiye onların gelmesini engellemek için orada. Kapıların açılmasının nedeni Avrupa'ya madem siz bana bu konuda yardım etmiyorsunuz, alın siz de uğraşın diyor.

Kapi acmak diyince insanlarin aklina “hadi canim gec Ipsala’dan” dendigi filan geliyor sanirim. Hatta pasaportla da yunan tarafina gectikleri filan dusunuluyor herhalde.

Diyor ki “senin kacakcilarinin rotasini biliyoruz, hep de enseliyorduk ama bu kez gormeyecegiz, bilmeyecegiz” Uc maymunu oynamak yani. Gerisi yunanistan’in, bulgaristan’in sorunu.
2015te nasil olduysa o sekil yani. Yine kacak gececekler. Yani resmiyette kapi falan acmiyoruz, goz yumuyoruz.

Niye yapildi, nasil bir artisi olacak bize, olacak mi, o konuda bir fikrim yok.

vatandaşın gazını almak için. bakın şehit verdik ama Avrupayı da böyle cezalandırıyoruz diyolla.

nato'nun desteğini almak zorundayız. bugüne kadar nato'ya sırtımızı döndük. şimdi de masaya oturuyoruz. üç senedir 'bakın salıyorum ha, bak salarım' laflarının miadı dolduğu için 'bakın saldık' yaptık ki artık masaya oturduğumuzda hem elimizde koz olsun, hem de bu konuda ciddi olduğumuzu gösterelim. inanmazlarsa da mülteci sorunu avrupa da büyüdüğünde 'tamam mültecileri tutarım ama adam gibi destek olacaksınız' diyebilmek için.

kapı açılsa nolcak ki? adamlara biz gideceğimiz zaman 100 tane evrakla vize alıyoruz. bunlara mı gel kardeşim gir diyecek.

artık kaçak yollarla gidişlere engel olunmayacak sadece. şanslı olan geçecek, asıl olan Avrupa ülkelerinin sınırlardaki yükü artacak.

austra +1
İdlib'de onlarca asker şehit oldu mülteci sorunu yüzünden. ellerindeki kozu kullanıyorlar.

son olayların ardından idlib'den çok daha fazla mültecinin bize gelmesi bekleniyor, üsttekiler de 'cnm bizim alacak yerimiz kalmadı, azcık da size gelsinler' diyolla.
kapının açılma olayını diğer arkadaşlar zaten açıklamış yani 'kapı açılması' şu an için yok ama bi kısım insan avrupa'ya geçecek olsa bile bize bi artısı olmayacak.

veteran

so? ne demek istiyorlar ki o zaman?

tüm vietnam gazileri için şimdi harekete geçin diyor. bu eylemi yapan birlik, abd ordusunun vietnam'a müdahelesi için kurulmuş. gazilere iş, tazminat vs. istiyorlar.

Bu saatte atarsan bence çok büyük sorun değil ama gece 3'te falan atarsan uygun olmaz. E-posta adresini telefonundan kontrol ediyor olabilir. Bana gece mail atıyorlar diye Turkcell'e sövmüşlüğüm var.

Bu işin doğrusu mesai saati içerisinde mail atmak ancak ben pek dikkat etmiyorum, bir zararını görmedim. Hocayla bağına göre değişmekle beraber ben, danışmanıma gece 2'de de mail atıyorum, 4'te de. Tanımadığım hocalara mail attığımdaysa kişisine göre cevap geliyor, bazen gece 3'te bazen mesai başlayınca.

mail'in saati olmaz ki? sms değil, whatsapp değil. benim 12'de atmışlığım var. kıl bi adamsa atma. benimki şeker gibiydi.

En güzeli sabah 6'da atmaktır. İlk sizin mailinizi görme ihtimali artar.

Ben atıyorum, bugüne kadar kimseden gece atılmaz diye bir şey duymadım.

gmail'de zamanlayıcı mevcut
outlook'ta ise gönderilme kutusundan belirli bir saatte gitmesini sağlayabiliyorsun - ama pc açık kalmalı bunun için

[sorunun amacı 'gece mail atılır mı' olsa da kuşkuda kalınan durumlarda zamanlayıcı kadar iyi bir şey ondan şeyettim]

Her gelen mailde telefonu bildirim çalan biriyse uykusunu bölebilirsiniz.

Üniversitede yemek bursu sadece maddi durumu düşük öğrencilere başvuru yapmaları karşılığında verilmiyor. Bölüme derece ile girmiş öğrencilere de öğrencilik süreleri boyunca yemek bursu vs veriliyor. Belki böyle bir durumu vardır.

bölüme girme sıram sayesinde bana da yemek bursu başvurmamama rağmen çıkmıştı. itü'de de böyleyse gayet doğal, neden kullanmasın?

@Amaranta ursula bölümdeki öğrencilerin sıralaması o zamanlar 9000-10000 falandı, bölümün ilk girenlerinden değildi, ortalardan, benden sonra imiş nosu hatta o alıyorsa benim de almam lazımdı:) Sanmıyorum dediğiniz gibi olduğunu

yahu istersem üniversitenin en başarılı öğrencisi olayım, durumum böyleyse gider "ihtiyacım yok, lütfen benim yerime ihtiyaç sahibi birine verin" derim.

Ben buna cevap olarak sunu diyorum; boyle boyle zengin oluyorlar.

Ev arkadaşım bir müftünün oğluydu. Yedi yerden burs alıyordu. Benim babam emekliydi, tek bursum vardı. O da belediye bursuydu, iptal etmişti sonra mahkeme belediyenin burs vermesini

@r evolution Yemekhane tüm öğrencilere açık ya, sadece burslulara özgü değil ki,ordan yemek için ekstra bir şey yapmasına gerek yok. Pek öyle bizimle kaynaşmak ister gibi hali yoktu, Kendi 3-4 kişilik kliği ile bölümü tamamladı, grubu hariç merhaba merhaba dışında kimseyle ilişkisi yoktu

ya sorunuzun alt metinini anlıyorum ama bu kafalar biraz da şark kafası gibi geliyor. bi tek bizim gibi doğulu romantiklerde var; "bana yeter, başkasıyla da paylaşayım" eğilimi.
yalan beyanda bulunmadıysa alsın tabii
bir de bilemezsiniz, ultra aşırı zengin gizlemeye çalışıyor olabilir, babası/annesi sonradan (yakın zamanda) voleyi vurmuş olabilir vs vs.
aşırı detaylı baktığımızda o zaman kazandığı halde "başkasının hakkını gasp etmemek için" itü'ye de gitmeseydi, bilkente gitseydi koç'a gitseydi de denebilir bunun sonu yok.

ayrıca ailesinin/akrabasının şirketinden burs alanlar, şirketin burs karşılığında vergi indiriminden yararlanıyordur çoğu zaman. benim şirketim olsa ben de evladıma elden para vermek yerine, şirket üstünden burs veririm. para benim,şirket benim sonuçta.

neyse yemek bursuna dönecek olursa, ben de eski itülüyüm, yemek bursu için hiç de öyle acındırık gelir beyanı gerekmiyordu. isteyerek talep etmiş de olabilir. ne var bunda?
onuru vicdanı başka yerlerde arayalım biraz da.

edit: ayy bir de "fabrikatör" mü kaldı :D bakın bunlar bile buram buram yeşilçam. liberal bir dünyada yaşıyoruz arkadaşlar uyanın artık.

@jimjim haklı. Yeşilçam orta-alt sınıfın beynini yıkadı. Zengin düşmanı oldular. İstersen yemekteki etleri sana versin. Hatta yemesin fakirlere dağıtsın. Buna benzer aptalca fikirler bedelli muhabbetinde de vardı. Herkes gelirine göre ödesinmiş. Bunlar hep şark kafası işte.

Hak verildi ve kullandı. Bu kadar basit. Dünyaya bu şekilde bakarsan sıçtın. Ömür boyu fakir edebiyatına devam.

İşte o holdingler o paralar bu yüzden bu insanlarda:)

Ben olsam gider bizim paramız var ihtiyacı olan bir arkadaşa verin derdim o yüzden de hayatım boyunca bu durumda kalacağım:)

Ben de aynısını odtü de liseyi tamamen abd de okumuş bir arkadaşımı görerek yaşadım.. İTÜ yu bilemem ama burda bütün burslar ihtiyaca göre dağıtılır. Bu kişi aynı zamanda 500 lira kyk bursu da alıyordu.. artık gelirlerini nasıl düşük gösteriyorlar Allah bilir.

bu fiyatlara cort bakabilirsiniz bence akustiklerinin gayet iyi olduğunu hatırlıyorum

Alma.

@im broken, neden?

alınabilir neden alınmasın zaten dolar kuru yüzünden gitar fiyatları ikinci ele de yansıdı

fotoğraflardaki çizikler vuruklar gitarın sesine bir etki yapmaz, sadece kozmetik olarak kötü görünür, ikinci el satarken zorlanabilirsin fakat senin de ilk gitarın olacağı için bu çizik ve vuruklara yenileri de eklenecek, kasasını sapını çok saçma şekilde bir yerlere çarpacaksın :) bence evde katır diye tabir edilen sağını solunu çarptığında içinin yanmayacağı çalışmalarını rahatça yapabileceğin, arkadaşlarınla parkta oturmaya giderken yanında götürebileceğin bir gitarın olmalı

yine de bu gitarı almaya giderken yanında biraz anlayan biri olsa fena olmaz, en azından 10. perdeden sonra gitarın telleri cızırdama yapıyor mu bir bakmalı, bunlar düzeltilmeyecek şeyler değil fakat sana ek masraf olur

yine ankara içinde senin bütçene göre son zamanlarda çıkan şu iki ilana da bakabilirsin
www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

geç gördüm cevabını kb, elimden çok gitar geçtiği için markayı ve gitarı görünce kalitesini anlayabiliyorum, belli oluyor kötü olduğu.hele ilk gitarın olacaksa bilinen veya daha kaliteli gitarlara bakmanı tavsiye ederim...

Fransa’da finans denetçisi.

Fransızcayı okulda mı öğrendi?

@yapmayaw, e yani, fransızca hazırlık var.

Bazı liseler fransızca oluyor

Anadolu liselerinde 2014'ten beri sanırım, Fransızca ikinci dil olarak okutuluyor. Gs mat mezunu tanıdığım yok ama.

Bankaci oldu, evlendi. Kocaya dayadi sirtini biraz.

bir degisiklik olmadiysa giriliyordu

normal şartlarda giremezsiniz. içeriden birinin ya da bir topluluğun sizi davet etmiş olması gerekiyor, girişe adınızı veriyorlar ve o şekilde kabul ediliyorsunuz. ya da resmi bir başvuru -rektörlüğe- yapıp öyle izin alacaksınız.

bu kristalli bi yapıda. uyuşturucu böyle olmaz.

bu arada rizeye, trabzona, artvine falan da gittim. oralar da aynı. hepsinde dışı sıvasız, bakımsız iğrenç beton evler.
beş para temez sokaklar, düzensiz yapılar.

köyle şehirle alakası yok. istanbul ya da diğer büyükşehirlerde bu işin eğitimini almış mimarların mühendislerin tasarladığı binalar da rezalet. 18-19. yüzyılda ermenilerin rumların yaptıkları dışında doğru düzgün bina örneğimiz yok zaten. yerleşik hayat, şehir kültürü genlerimizde mevcut değil.

sefalet kültürü. karnını düzgün doyuramayan adam evinin görünümüne bakar mı? en son bakacağı şey olur hatta, başını sokacak bi evi olsa yeter. şimdi de nasıl geldiyse öyle gidiyor. anadolu Türk hakimiyetinde pek refah görmüş bi yer olmadığı için diğer şehirlerde de aynı sefalet kültürü sürüyor.

Kültürden dolayı kaynaklanıyor. Sanırım öncelik hiçbir zaman estetik, göze hoş gelme vs. değil.

abi açlıkla falan alakası yok onu bi geçelim.

adamın videoda anlattığına göre, çetin geçen kışlarda öyle bir açlık çekiyorlarmış ki, ailenin en büyüğü intihar ediyormuş. yiyecek diğerlerine yetsin diye.

İnsanlar sığır gibi yaşıyor çünkü varolduklarından beri. Fakirlikle ilgisi yok, birazcık özenerek yapılsa bile çok daha estetik görünürdük ama yok işte.

degmez. windowstan sasmayin.

windiwstin sismiyin

amacınıza göre değişir. ben de mail/chrome/office icin kullanmak için alacağım. en çok da batarya ömrü ve taşınabilirliği hoşuma gidiyor. hangi windows laptop o fiyatlara 10-12 saat kullanım süresi verecek?

@mehmed

ben sirf bundan dolayi windows tablet aldim. asusun kac tane windows tableti var. bizzat benim kullandigim 4 senelik hala 8 saat pil ömrü veriyor, ilk baslarda 10+ saatti.

ki powerbankla kullanabiliyorum pilim biterse, harika bir özellik.


www.amazon.de

begenmezseniz surfacelar var.
www.amazon.de

bunun yaninda is bilgisayarim hp elitebook. paraniz yeterse ondan ya da thinkpadlerden sasmayin.

not:
chromebook kullanip geri gönderip asus transformer almis birey.

@duygusuz, dediğiniz cihazlar seviyesinde bir bütçem olsa ben de açıkçası chromebook a yonelmem. ama 150-170 dolara güzel performans veren cihazlar var.

@mehmed

ben sizin bütcenizi nereden bileyim? öyle garip ve komik olmayan sekillerde dalga gecmeden önce bütcenizi belirtin. bu isler verebileceginiz para kadar hizmet alabildiginiz isler.

o paraya yine chromebook almayin kesinlikle. degmiyor. pasa pasa android tablet alin, yanina bir de güzel bluetooth klavye ve mouse.

chromebook sadece bazi durumlar icin yapilmis ve cok cok eksik bir cihaz. degmez.

androidlerde word, excel harika calisiyor, olmazsa docs gibi google uygulamalari da öyle. bütceye göre en harika cözüm bu.

www.ebay.com

Bu urunu aldir yeter sana.

hangi şehir? yönlendirebileceğim cilacı var mıdır diye soruyorum, çok ucuza veya ücretsiz yaptırmak için.
izmir'deysen bana getir hayrına yaparım.

marangoza verme. ya da ver gor ne diyeyim...

@pati, ah be:( Ankaradayim.
@alper,neden?

ankara uzanabildiğim bir yer, siteler'deki cilacılar müşterimiz :) yarın o bölgeyle ilgilenen arkadaşla konuşayım, nazının geçtiği bir müşteri varsa orada yaptırırız, haber veririm sana, olur mu?

edit: tabi alperz'in cevabından sonra vazgeçmezsen

marangoza verilecek gitarsa pek iyi bir şey değil belli ki. alperz, gitara yazık ederler diye yazmış sanırım.

çırağa yaptırırlar zaten. 50 tl verirsin.

elimde antik yunan heykeli var siva ustasina
vereyim de burnunu degistirsin

bu hesap olur. aradigin kisi: luthier

@alperz, olay sadece gitarın üstüne atılan boyayı sökmek ve vernik atmak, gitara neden olumsuz bi etkisi olacak ki?

Marangoz değil mobilya cilacısı sizin işinizi görür, ama uğraşacak birini bulmak zor.

Atılacak cilanın kalınlığı, cinsi sese etki ediyormu mesela? Püf noktaları var mı araştırmak lazım.

marangoz yaptırırsan kütük gibi olur, iyi bir gitar ustası bul ve ona götür.

Danışman hoca (Advisor) atamışlar mı? Danışman belli olduysa ona da bir sormasında fayda var.

harç yok.
1.sınıfta tüm dersler ekli geliyordu ama yine de onay için danışmanının yanına gittiğinde bunu da teyit eder.

18inde ders seçimleri başlayacak. otomatik atansa bile danışman onayı gerekecek. ayrıca yine de bazı elective course lar olabilir bir tane iki tane bile olsa. 18inde sisteme baksın yeterli.

Ana dersler çakılı geliyor sadece eng101 seçecek

bence fazla yüz göz olmaya gerek yok,

Oldukça rahatsız edici.
Ayrıca sevecek ne var ki.
Bu arada kadınım.

Sevgilimin arkadaşlarımla çok sıkı fıkı olmasını istemezdim, rahatsız olurdum. Kardeşim gibi olayından büyük bir saçmalıkta yok şu hayatta. Ne kardeşim o benim diyen kızların sevgililerinden ayrılıp kardeşi gibi olan erkeklerle sevgili olduğunu, evlendiğini, ve seviştiğine şahit oldu bu gözler.

Kardeşlik? Ne düşündüğümü söylesem sinirlenirsin. Bir musibet bin nasihatten iyidir deyip bitirmem daha iyi olur sanırım.

sözlükte bi hikaye vardı.

diyelim bir kız bir erkek arkadaş sinemaya gitti ve erkek kızı öpmek için hamle yaptı. kız hemen suratına bi tokat atar ama aynı hareketi bi kız yapsa erkeğin tokadı kızın neresine atacağını siz hesap edin..

şu kardeşim gibi lafına da ayrı gıcığım. aynı anneden çıkmadıysanız eğer kimse kardeş gibi olamaz. bence de samimiyete biraz mesafe koyun. sizden olmasa da onlardan birinden yanlış anlaşışır falan.

worlds are colliding (bkz: seinfeld)

Çok sevse derken, iyi anlaşmak pozitif bir durum.

Yalnız mesafeleri iyi ayarlamayınca sadece sen ve erkek arkadaşınla değil, diğer arkadaşların da kendi kız arkadaşlarıyla aralarında kıskançlık durumlarına yol açabileceğinden bazı problemler olabilir.

Bu tarz dinamikler bazen hassas olabiliyor. Kişilere bağlı.

rahatsız edici +1

kardeş gibi olayı çok lüzumsuz.
Ben de sevgilimin arkadaşlarımla arkadaş olmasını istemezdim. Merhaba merhaba desinler, oturup adam gibi konuşsunlar falan da gerisi lüzumsuz. Dünyaların birbirine karıştırılması taraftarı değilim. Keza sevgilimin ailemle, ailelerin birbiriyle, iş arkadaşlarının diğer arkadaşlarla karıştırılmasını falan da lüzumsuz buluyorum.

"Sonuçta kardeşim gibi onlar"
Bu yol yol degil.

Inanilmaz sinirleniyorum. Ortaokulda akran zorbaligina ugramis sonrasinda siddet gormus biri olarak ozellikle kadin dusmanlarina asiri sinirleniyorum. Ama takmamak lazim belki okumamak lazim yoga spor kitap okumak bunlarla ugrasmak lazim.

(bkz: memetik) bilimini ogrendikten sonra aslinda hicbir fikrin, duygu ve dusuncenin "ben"im olmadigini anladim. bu yazdigim cumlenin bile ben ile bir alakasi yok.

aslinda insanlar kafalarindaki dusunceleri yapmazlarsa hicbir sorun yok. kafadaki dusunceleri benlestirip ben yarisina giriyorlar. ve sonuc husran.

Çok sinirlenmiyorum ama Türkiye'nin okumuş kesimin ortalamasını görünce hayal kırıklığına uğruyorum. Benzer bi hayal kırıklığına askerde uğramıştım. Özellikle koca koca adamların sabahtan akşama Kürtler şöyledir Araplar böyledir diye garip garip uğraşması ilginç geliyor. Sonra maç başlıkları falan, yani biz de izliyoruz bu futbolu ama milletin doğmamış bebesine kadar küfür ediyorlar kanım donuyor vallahi.

Ben duyurudaki bazi cevaplara bile asiri sasiriyorum. Cinayet davasi sorusu vardi biri kasten cinayetin islenebilmesi icin onceden kavga etmeniz lazimdi diye bi sey yazmis. Hukukla gram alakasiz yarim yamalak yanlis cevaplar konu da hassas cinayet davasi acayip tuhafti.

cidden hakaret için demiyorum ama bazen insanların nasıl bu kadar aptal olabildigine çok ama çok şaşırıyorum. akplilere küfredip birkaç entry sonra imamoglu nun zamlarini ölesiye savunan tiplere, CHP negatif bir şey yapınca e ama AKP de yapıyor diyenlere, genel başkanı apo nun heykelini dikeceğiz diyip son bir haftada iki vekili hdp/pkk aynı amaçlara hizmet ediyoruz açıklamaları yapmalarına rağmen hdp'nin pkk ile ilgisi olmadığını ölümüne savunanlara.. inanılmaz sinirleniyorum.

Belki 56749687 kere yazılıyor ama sözlük epeydir koca bir ÇÖP. Mümkün mertebe ruh sağlığım için uzak durmaya gayret ediyorum. Dönem dönem tamamen kesiyorum. Azimliyim bırakacağım bu illeti.

yalnız olmadığımı öğrenmek o kadar iyi geldi ki. demek ki sözlükle alakalı bir durum mevcut. yıllardır üyeyim. 600 küsür entrymi silmiştim ve şu an çok kısıtlı sebeplerle entry giriyorum. sözlükten ayrılamıyorum çünkü her konuyla alakalı gündemi yakalayabileceğim yegane site şu an internette. fakat sanırım bunun bir bedeli olmalı diyerek sözlüğün çöpe dönüşmesine göz yumuluyor, sonuç olarak da boş insanlarla muhatap olmak zorunda kalıyoruz bir çoğumuz.

Okumayarak cozebilirsin.

sadece sözlük değil, komple sosyal medyadan çıktım bu yüzden.

(bkz: rizelileri sevmeme nedenleri) sinirlenmek değil de şu başlığı okurken baya üzüldüm.

www.devtiyatro.gov.tr

şu linkte Ankara çalışmıyor yanlış yere mi bakıyorum yau

Devlet Tiyatroları'nın kendi web sitesinden. Biletler çabuk bitiyor ama...

Sezon ekimin başında açılacak henüz ilan edilmemiş olabilir.

Önceden biletiva satıyordu ama biletinial'a geçmiş galiba, 15 gün kala belli olur.

daha sezon acilmadi henuz programlar ilan edilmedi o nedenle. ilk cevapta verilen linkten programlari takip edebilirsin ama aciklandiginda. ve evet biletiva'dan biletinial'a gecmis satis. umarim altyapisi daha saglamdir da yogun ilgi goren oyunlarin bileti satisa ciktiginda site cokmeden alabiliriz biletleri.